Gebelik anne ve baba adayları için daha en başından oldukça heyecanlı ve bir o kadar kaygı dolu bir dönemdir. Daha bebeğin ilk kalp atışlarının görülmesi ile birlikte anne ve baba adayların ilk aklına gelen sorulardan birisi ‘Normal doğum mu, sezaryen mi?’ olmakta ve bütün gebelik boyunca kafalarini meşgul etmektedir. Süreç bu şekilde ilerlerken anne ve baba adayları doğumun nasıl olacağı konusunda kendilerince bir tercih yapsalar da aslında doğum bebeğin durumuna, gebeliğin yapısına ve hekimin kararına göre değişiklik gösterecektir. Unutulmaması gereken nokta normal veya sezaryen doğumun hiçbirisi birbirinden üstün değildir. Doğum şekli bebeğin ve annenin durumuna göre belirlenmelidir.
Gebelik sürecinde anne adayının vücudu kendini bebeğin gelişimine ve doğuma hazırlamaktadır. Şartlar uygun olduğu takdirde anne adayının vücudu normal doğum için fizyolojik olarak programlanmıştır. Doğum esnasında uyanık olan anne her ne kadar sancı içinde kıvransa da bebeğin çıkışı, duyduğu ilk ağlama sesi ve doğar doğmaz bebeğine dokunabilmenin hazzını yaşamaktadır. Bu bir kadın için eşi benzeri olmayan bir deneyimdir. Doğum sonrası anne günlük yaşamına hızla dönebilir ve bebeğine de kimsenin yardımı olmadan bakabilir. Normal doğuran kadınlar epizyotomi yapılıp dikiş atılmış olsa bile anne, aynı gün banyo yapabilir. Normal doğum sonrası sütün gelmesi, bebeğin emmeyi öğrenmesi, annenin ideal kilosuna dönmesi daha kolaydır. Normal doğumda, sezaryende oluşabilecek karın içi yapışıklıklar oluşmaz. Her normal doğum bir öncekinden daha kolay ve dikişsiz gerçekleşir. Tüm bu avantajların aksine uzun süreli sancılar ve yaşanacak olan ağrının şiddeti ve vajinal bölgede doğum sırasında oluşabilecek deformasyonlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Oluşan bu deformasyonlar yaş ile birlikte kişinin günlük ve sosyal hayatını etkileyecek, idrar kaçırma, cinsel hazda azalma, rahimde sarkma gibi problemlerle karşılaşabilir. Ayrıca normal doğumda omuz takılması gibi öngörülemeyen ve engellenemeyen komplikasyonlar da olabilir.
Sezaryen bebeğin çıkarılması için anne karnına bir kesi ile yapılan cerrahi operasyondur. Her ameliyat gibi bir takım riskleri vardır. Anne anestezi aldığı için ağrı duymaz ve bebek en az risk ile karından çıkarılır. Anestezi ve buna bağlı annenin ağrı duymaması her ne kadar anlık avantaj gibi görünse de operasyon sonrası süreçte annenin kendine özen göstermesi, bir süre bakım ve destek alması gerekmektedir. Ortalama 2 hafta kadar anne bebeği ile tek başına ilgilenemeyebilir. Genel anestezi ile sezaryen doğum olmuşsa gaz çıkarma, yemek yeme ve bebeği emzirme gibi durumlarda gecikmeler yaşanabilir. Hastanede kalma süresi, annenin günlük yaşamına geri dönme süresi normal doğumdakine göre daha uzundur. Epidural anestezi ile sezaryen doğum olmuşsa doğum anına tanıklık etmek, bebeği hemen emzirmek, ameliyat ağrısını kontrol etmek mümkündür ama yine de sezaryen birinci doğum yöntemi olmamalıdır. Bununla birlikte sezaryene savaş açmak,tamamen karşı çıkmak, zor doğum vakalarını normal doğuma zorlamak da doğru değildir.
Sonuç olarak ; Şartlar uygunsa fizyolojiye karşı çıkılmamalı ve normal doğum denenmelidir. Ancak sezaryene savaş açmak ve her doğumu normale zorlamak da doğru değildir!!